10 Mart 2012 Cumartesi

kırmızı pazartesi- gabrial garcia marquez


           ‘’Her yazar, yazdığı en son romanın en iyi romanı olduğunu sanır. Benim bu romanım için böyle düşünmemin nedeni, yapmak istediğimi tam olarak gerçekleştirebilmiş olmamdır. Romanlar, yazılırken yazarlarının elinden kaçıp kurtulmak isterler. Romanın kişileri, kendi özyaşamlarına dönerler, en sonunda da canlarının istediğini yaparlar. Ben hiçbir romanımda bu romanımdaki kadar ipleri elimde tutamadım. Belki bunu konu ve hacim nedeniyle başarmışımdır. Konusu çok sert olan ve hemen hemen polisiye bir roman gibi işlenen bir roman bu. Üstelik oldukça da kısa. Sonuçtan hoşnutum. Bundan önce de en iyi romanım Yüzyıllık Yalnızlık değil de Albaya Mektup Yazan Kimse Yok adlı yapıtımdı. Ben öyle sanıyordum; ve bunu da sık sık söyledim. Şimdi de en iyi romanımın Kırmızı Pazartesi (Gronica de Una Muerte Anunciada) olduğunu sanıyorum.’’
           İşleneceğini maktül hariç herkesin bildiği bir namus cinayetini 110 sayfaya sığdırmış bu mütevazi adam ve romanı için söyleyecek pek fazla şeyim yok. Böyle bir üslüp, böyle akıcı ve toplumun yaralarına dokunan bir hikaye, kısacası böyle bir yazar dünyaya bir daha gelmez. Ayrıca o İspanyol kırmızılığı, buram buram kokan Latin sıcaklığı evimin odamın her yerindeydi roman süresince.
          Roman bittiğinde sanki 110 sayfa değil de 1000 sayfalık bir roman okumuş gibi doluydu kafam.  Bu kadar kısa bir öyküyü bu kadar güzel anlatacak başka bir insan da yoktur zaten. Okumayanlar için şiddetle tavsiye ediyorum, başka da söyleyecek bir şey bulamıyorum.
         Ayrıca çevirmenin payını da unutmamak lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder